29 Ekim 2018 Pazartesi

Beş amiralden Ege ve Doğu Akdeniz çağrısı: Yunanistan’a ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (Adalar, Münhasır Ekonomik Saha, Petrol ve Doğal Gaz Alanları ile İlgili Olarak) mesajı net verelim

Beş amiralden Ege ve Doğu Akdeniz çağrısı: "Yunanistan ve GKRY'ne mesajı net/sert verelim.."
​Deniz Kuvvetleri’nde önemli görevler üstlenmiş emekli amiraller, Yunanistan’ın ABD’yi arkasına alarak Türkiye’ye yaptığı kışkırtmalara karşı atması gereken adımları anlattı: Doğu Akdeniz’de kesin MEB ilanı, işgal edilen adalara karşı hamle yapmak, Avrasya’nın yapıtaşlarıyla işbirliği
TURAN SALCI; Türkiye’nin son günlerde en önemli gündem maddesi Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı atılan adımlar oldu. Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkaracağını açıklaması ve Doğu Akdeniz’de faaliyet yürüten Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemimize yönelik taciz girişimi bardağı taşıran son damla oldu.Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemisi
Yıllarca Türk Deniz Kuvvetleri’nin en önemli kademelerinde görev yapmış beş emekli amiral, hem son yaşanan gelişmeleri hem de olayın uluslararası boyutunu ele alarak Aydınlık’a Türkiye’nin ne yapması gerektiğini ve Batı ittifakının amacını anlattılar.
‘SINIRLAR AÇIKÇA BELİRTİLMELİ’
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz: İşler çığrından çıkmış durumda. Son 14 günde yaşananlara bakalım:
Mısır, Güney Kıbrıs ve Yunanistan başbakanlarının Girit’teki meşhur deklarasyonu ortada. Burada Yunan Başbakanı, ‘Mısır’la, Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarını müzakere etmeye hazırız’ dedi. Arkasından geçen hafta, Barbaros Araştırma Gemimizin Yunan fırkateyni tarafından ‘Burası bizim sahamızdır’ anonsuyla taciz edilmesi ve bizim gemilerimizin müdahale etmesi. Üçüncüsü, önceki günkü törende Dışişleri Bakanlığı görevini sancılı bir şekilde bırakmak zorunda kalan Kotzias, son yıllarda karşı karşıya kalacağımız en ciddi problem olan, Ege’deki karasularının 6 milin üzerine çıkarılması büyük planının başlangıç safhasını ilan etti. Bu çok ciddiye alınması gereken, en az Doğu Akdeniz’deki çıkar alanlarımız kadar Türkiye’nin jeopolitik geleceğini de ilgilendiren bir konu.
Bu saydıklarımı üst üste koyduğunuz zaman, bunlar küçücük Yunanistan’ın tek başına, dev bir Türkiye’yi karşısına alarak yapabileceği işler değil. Nüfusu 11 milyon olan, dünya ekonomileri içinde ilk 60’a zar zor giren, borç içerisinde yüzen bir ülke, kalkıp da Türkiye’ye karşı bu kadar saldırgan bir politikaya geçemez. Güç dengelerine aykırı. Bu bir kışkırtma.
Türkiye’nin son yıllarda Doğu Akdeniz’de yaptığı işler tabi ki denizci hegemonyayı rahatsız ediyor. Çünkü Türkiye ilk defa tarihinde çok güçlü bir şekilde bu deniz yetki alanlarındaki çıkarlarını koruma iradesini gösteriyor. Bu irade tabi kabul edilmiyor. O yüzden Yunanistan’ı Mısır’ı ve diğer ülkeleri salıyorlar. O yüzden buna dikkat etmemiz lazım.
Türkiye, Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanını, MEB veya kıta sahanlığı adı altında koordinatları açıkça yayımlamalıdır. 2004 ve 2013’te BM’ye verdiğimiz notalar yetersizdir. Sadece ‘32 derece 16 dakika 18 saniye doğu boylamının batısında Türkiye’nin çıkarları vardır’ demek yetmez, sınırı açık açık belirlemek gerekir. Ve siz sahanızı çizmeden de bu adamlar caydırılamaz.”
‘ATİNA’DA KRİTİK TOPLANTI’
Emekli Tümamiral Mustafa Özbey
Emekli Tümamiral Mustafa Özbey: ABD; Ege, Doğu Akdeniz, Suriye’nin kuzeyi ve Irak’ta, tam anlamıyla bölgede geniş çaplı bir istikrarsızlaştırma politikası güdüyor. Bunu yaparken de Türkiye’yi dikkate almadan, kendine özel bir yapı içinde süreci yürütüyor. Yapı içinde öncelikle ele aldığı ve korumaya çalıştığı değer, bölgedeki İsrail’in çıkarları. Bunun üzerine olgunlaşmış bir tavrı görmüyoruz, hazırlıkları görüyoruz. Ne zaman somutlaşır sorusunun cevabı ise aralık ayında Atina’da yapılacak bir toplantıda gizli. ABD, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail dışişleri bakanları bir araya gelecekler. Bu toplantıda bölge politikaları ile ilgili bir ortak tavır şekillenecek. Onun askeri içerikte mi olacağını, enerji odaklı mı olacağını yoksa başka konuda mı olacağını toplantıdan sonra anlayacağız.
Bölgede şu anda ABD, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır işbirliği ve dayanışma içinde ‘Burada müşterek neler yapabiliriz’in arayışını ortaya koyuyorlar.
Yunanistan şu aşamada Ege’de değil de İyon Denizi ve Girit civarındaki karasularını 12 mile çıkararak Türkiye’nin bu konudaki reaksiyonunu ölçmek istiyor. Rusya’nın tavrı konusunda bir değerlendirme yapacak olursak, 12 mil kararının tam olarak neresi için geçerli olacağına bakarak bir tavır alacağını düşünüyorum.
Emekli Tümamiral Deniz Kutluk
Emekli Tümamiral Deniz Kutluk: ABD, Türkiye’de bulamadıklarını Yunanistan’da bulmaya çalışıyor. Ama bu konuşlanma stratejik eksende bir etki yaratmaz. Rusya’nın sıcak denizlere inme potansiyelini oradan gözetlemek istiyor. Ama diyemeyiz ki ABD, Yunanistan’ın bütün iddialarının arkasında bulunuyor. Çünkü Yunanistan’ın Ege’deki iddiaları uluslararası hukuktan destek almıyor. ABD de uluslararası hukuku reddeden iddiaların arkasında durursa, kendisi de ihlal etmiş olur. Bu bakımdan bizim hukuki pozisyonumuz güçlü sayılır. Buradaki çelişki, ABD şirketlerden kurulmuş bir devlet. Dolayısıyla şirket çıkarı ABD de direkt devlet çıkarına dönüşebiliyor. Doğu Akdeniz’de de Rumlar büyük devletlerin sondaj gemilerini kiralayarak onların desteğini arkasına alıyor. Exxon Mobil gibi ABD şirketleri de buna dahil…
Yunanistan 12 mil kararını Ege’de almayacak kadar zekidir. Alacak olsaydı 1995 yılından beri yapardı. 1995’te alınan Meclis kararına göre Hükümet bu adıma karşı her türlü askeri önemli almak için yetki almış durumda. Dolayısıyla Yunanistan o günden bugüne Türkiye’nin her açıdan geliştiğini gördü. Yunanistan zaten şu anda ekonomik krizle uğraşan bir ülke ve bu adımı atması durumunda savaş sebebi olacağını da biliyor. Diyelim yaptılar savaş çıktı, bir sürü kayıplar yaşandı ve sonunda barış oldu. O barışın maddeleri içinde uluslararası hukuka aykırı olan bu kararın uygulanmayacağını da biliyor. Dolayısıyla burada kamuoyunu okşayan mesajlar ayrı bir şey, reel politika ayrı bir şey. Çipras’ın resen yapılacak bir karara nazaran, konunun Meclis’te tartışılması, o süreçte biraz da zaman kazanarak kamuoyunu sakinleştirmek. Bunu bir siyasi manevra olarak görebiliriz.
‘ÖNCE ESAD SONRA BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ’
Emekli Tuğamiral İlker Güven
Emekli Tuğamiral İlker Güven: Yunanistan, ABD’nin teşvikiyle bu adımları atıyor. ABD, Doğu Akdeniz ve Ege’de müşterek tatbikatlar yaparak bunları yüreklendirmeye çalışıyor. 1. Dünya Savaşı’ndaki İngilizlerin rolünü bugün ABD oynuyor.
Türkiye’nin burada yapacağı çok önemli iki şey var. Politik olarak Suriye’de mevcut hükümetin başındaki Beşar Esad ile derhal el sıkışıp bununla eşzamanlı olarak da Münhasır Ekonomik Bölgemizi (MEB) kıta sahanlığı tezimize ve uluslararası haklarımıza uygun olarak ilan etmektir.
İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan, arkasına ABD’yi alarak Türkiye’yi Ege ve Doğu Akdeniz’den, yani batıdan kuşatmak istemektir. Türkiye bu kuşatma sırasında hem güneyde bir askeri harekat içinde hem de ekonomik sıkıntıları var. İşte Türkiye’nin bu kritik durumundan faydalanmak için çaba sarf ediyorlar. Türkiye ne zaman zayıf düşerse, Yunanistan arkasına bir gücü alarak hareket eder. Türkiye’nin güçlü olduğu zamanlarda da Yunanistan sesini çıkaramaz. Buna karşı yapmamız gereken bellidir. Esad ile birlikte bölge ülkeleriyle de yani İran, Irak, Azerbaycan’ın da katıldığı bölge işbirliğinin ilk temelini atmak.
Bakın, Türkiye’nin belirsiz, her tarafa çekilebilen politikası nedeniyle ne İran’a ne Rusya’ya yani Astana ortaklarımıza asla güven vermiyoruz. Bu güvenin ilk temel taşı Suriye Hükümeti’yle el sıkışmak. Bölgesel işbirliği temin ettiğimiz takdirde Doğu Akdeniz’deki o ittifaka karşıt bir güç oluşturmuş olursunuz. Biz tek başımıza Yunanistan’la mücadele edebiliriz ama onların oluşturduğu güce karşı bunu yapmak durumundayız. Bölgesel işbirliğinin ardından Avrasya’nın yapıtaşları Rusya ve Çin’i de katarak Doğu Akdeniz ve Ege’de ABD’nin kışkırtıcılığına denge oluşturabiliriz.
‘TÜRKİYE MESAJINI NET VERMELİ’
Emekli Tümamiral Soner Polat
Emekli Tümamiral Soner Polat: Demeçlerde ‘kararlılık’ mesajı verilmesini bu kritik aşamada son kerte önemli buluyorum. Ayrıca, 1995 TBMM kararına vurgu yapılması da büyük bir etki yarattı. Ancak, konjonktürel olarak sonuç verebilecek bu girişimlerin kalıcı bir şekilde çıkarlarımızı garanti altına alması için ilave adımlar da atılmalıdır. Bu kapsamda, ‘neye kararlı’ olunduğu açık, seçik ve net olarak ortaya konulmalıdır. Mesele, Yunanistan’ın yarattığı oldubittilerle (fait accompli) karasuları sorununun çok ötesine geçmiştir. Girit açıkları da dâhil Türkiye’ye ait Ege’de 152’nin üzerinde ada, adacık ve kayalık vardır. Yunanistan bu adalar üzerinde egemenlik iddia etmektedir. Bunlardan Türkiye’nin 6 mil olan karasuları içindeki ada ve adacıklarının bazıları fiili Yunan işgali altındadır. Türkiye bu konuda da net duruşunu ilan etmelidir.
Yunanistan, muhtemelen Meis Adası nedeniyle kendi MEB’i içinde kaldığını düşünerek Barbaros Hayrettin Paşa Araştırma Gemimizi taciz etmiştir. Yunanistan, 152’den fazla ada ve adacık için Türkiye’nin benzer taleplerde bulunacağını dikkate almalıdır. Bu nedenle Türkiye, Doğu Akdeniz’de koordinatlarını net olarak deklare ettiği MEB’ini bir an önce ilan etmelidir. Kaldı ki iki kez Doğu Akdeniz için ilan ettiğimiz kıta sahanlığının net sınırları belli değildir. Bunu önemli bir teknik eksiklik olarak değerlendiriyorum.
Yunanistan’ın son karasuları çıkışının iç politika ile hiçbir ilgisi yoktur. Yunanistan’daki bütün partiler Ege ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının ‘tartışma dışı’ Yunan egemenlik alanları olduğu konusunda hemfikirdir. Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik dış politikası tarihi boyunca hiç değişmemiştir: “Batı’yı arkasına alarak Türkiye’nin zayıf düştüğü anlarda bir zaman planlaması ile parça parça egemenlik alanlarını genişletmek, Türkiye’nin güçlü olduğu dönemlerde dostluk mesajları vererek sorunları dondurmak!” Yunanistan, her hal ve şartta Türkiye’nin karşısına tek başına çıkma niyetinde değildir. Bu nedenle, ABD ve/veya AB’nin Yunan siyasetine destek vermesi hayatın olağan akışına uygundur. Avrupa jeopolitiğini de dikkate alırsak, Türkiye’nin Yunanistan ile olan her sorununun aynı zamanda Batı ile arasında bir sorun olduğunu farz ve kabul etmeliyiz.
Türkiye öncelikle kimseden çekinmeden Ege ve Doğu Akdeniz siyasetlerini belirlemeli, bunu devlet politikası haline getirmeli, HDPKK dışındaki bütün partiler bu siyasetlere tam destek vermeli ve bu siyasetler millete mal edilmelidir. Türkiye daha sonra MEB ilanı, işgal edilen adalarımız ve diğer deniz sorunlarımız hakkındaki somut politikalarını dünyaya ve uluslararası kuruluşlara deklare etmelidir. Şu aşamada, öncelikli konu ne istediğimizin, tereddüde mahal bırakmayacak tarzda ortaya konulmasıdır. Bu yönde kesin bir irade gösterilebilirse, Türkiye’nin deniz alaka ve menfaatlerine tecavüz edenleri caydırmak daha kolay olacaktır. (NEWYORK: 29.10.2018-TURKISH FORUM Vatandaş Medya.Ulusal Haber & Ulusal Ajans)

19 Haziran 2018 Salı

Temmuz 2018 Ayı İtibarıyla "SSK ve BAĞ-KUR Emeklilerine" Farklı Zam!...

Emekliye farklı zam!..
[SGK "sosyal güvenlik kurumu" (!!!) Çatısı altında gibi görünen ve fakat halâ aralarında "norm ve standart (maaşlarda kıdem, ehliyet ve liyakate göre adalet) birliği sağlanmamış ve özellikle 2002 yılı ve sonrası intibakları yapılmamış olan] SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin Temmuz zammı yüzde 7.27 olarak tahmin edilirken, memur emeklilerine de fark kesinleşti. Farkın yüzde 3.27’yi bulması bekleniyor. Emeklilerin Temmuz zammı için geri sayım başladı. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin Temmuz zammının yüzde 7.27 olması beklenirken, memur emeklilerinin de toplu sözleşme artışına ilaveten enflasyon farkı alacağı kesinleşti. Farkın yüzde 3.27'yi bulması bekleniyor. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin Temmuz zammını ilk 6 aylık enflasyon belirleyecek. İlk 5 aylık enflasyon yüzde 6.39 olarak gerçekleşti. Merkez Bankası'nın beklenti anketinde de Haziran ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) tahmini yüzde 0.82 olarak gerçekleşti. Bu tahmin tutarsa, ilk 6 aylık enflasyon, yani SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin Temmuz zammı yüzde 7.27 olacak.
GÖZLER TÜİK'TE
((Bütün Emekli, asgari ücretli ve çalışanların "Türkiye İstatistik Enstitüsü"nden ortak isteği ve mutlak beklentisi: 2018 yılının ilk yarısında yaşanan ekonomik kriz ve 3'e katlayan dolar ve euro (EŞEL-MOBİL)+hakkaniyet, adalet ve gerçek etik; Kamu Görevi Gereği Adalet Ahlâkı dikkate alınarak: Dönem itibarıyla Gerçekleşen ENFLÂSYON'un tam ve doğru, namuslu ve dürüst olarak tespit olunup ilân edilmesidir.)) 

Memur emeklilerinin Temmuz zammı da toplu sözleşmede yüzde 3.5 olarak belirlenmiş, ayrıca ilk 6 aylık TÜFE yüzde 4'ü aşarsa enflasyon farkı verileceği karara bağlanmıştı. İlk 5 aylık TÜFE yüzde 6.39 olarak gerçekleşti. Memur emeklilerine böylece 5 ayda yüzde 2.39 enflasyon farkı oluştu. Bu fark, Haziran enflasyonuna göre netleşecek. Beklenti anketindeki TÜFE tahmini gerçekleşirse, memur emeklilerine yüzde 3.27 enflasyon farkı verilecek. Memur emeklilerinin Temmuz zammı bu durumda yüzde 6.77'ye ulaşacak. Halen en düşük memur emeklisi aylığı bin 978 lira seviyesinde. Yüzde 6.77'lik artış bu maaşı 2 bin 111 lira 95 kuruşa yükseltecek. Hem SSK ve Bağ-Kur hem memur emeklileri kesin zam oranını 3 Temmuz'da öğrenecek. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıklayacağı veri merakla bekleniyor..
(KAYNAK: 19.06.2018-Posta Gazetesi, http://www.posta.com.tr) 

30 Nisan 2018 Pazartesi

EMEKLİ MAAŞINA BEŞLİ İYİLEŞTİRME (30 Nisan 2018-Pazartesi STAR ve MİLLİYET) EMEKLİ: "Umur-u Devletle iştigal edip, 'emekliye verdikleri sözü tutmayanlar, vaadlerini yerine getirmeyenler ve/veya adaletin tecellisine engel olanlar' apaçık insanlık düşmanı, yalancı, suiistimalci-sahtekâr ve talancıdırlar"

NE KADAR CİDDİ!.. İNANSAK MI ACABA?... 
MEDYA: "Emekli maaşına 5'li iyileştirme!.."

© Star haber & Milliyet.İnternet-30 Nisan 2018-Pazartesi
Milyonlarca emeklinin beklediği son dakika zam haberi geldi. Günlerdir yüzde 4 ila 5 arasında olması beklenen emekli zammında yeni gelişme yaşandı. Emekliye 5'li iyileştirme zammı gündemde. 5'li iyileştirme şartlarına göre emekliye gelecek…

Milyonlarca emeklinin beklediği son dakika zam haberi geldi. Günlerdir yüzde 4 ila 5 arasında olması beklenen emekli zammında yeni gelişme yaşandı. Emekliye 5'li iyileştirme zammı gündemde. 5'li iyileştirme şartlarına göre emekliye gelecek maaş oranı yüzde 8-9 oranlarını bulabilir.

Milyonlarca emeklinin merakla beklediği emekli zamlarında müjdeli haber geldi. SSK ve Bağ-Kur emeklileri enflasyona bağlı olarak, memur emeklileri ise toplu sözleşmeye göre zam alacaklar. Emeklilerin temmuz zammıyla birlikte 5'li iyileştirme konusu da gündeme geldi. Bu iyileştirme ile gelir farklılıkları arasındaki uçurumun azaltılması planlanıyor. İşte 5'li iyileştirme başlıkları:

EK ÖDEME ARTIŞI
Milyonlarca emekli her ay maaşlarının yüzde 4 ila 5 arasında bir ek iyileştirme alıyor. Bu ek iyileştirmelerde artış yapılması gündemde. Ek ödemelerde sağlanan oranın düşük kaldığı belirtilerek bu oranın yüzde 8-9'lara yükselmesi gerekiyordu. Bu oranların gerçekleşmesi doğrultusunda emekliye ödenen ek ödeme artışlarında ciddi bir yükselme bekleniyor. Örnek vermek gerekirse;Maaşı bin 500 lira olan emekli 60 lira ek ödeme alırken oranın yüzde 9'a çıkması durumunda verilen tutar 135 liraya yükselecek.

İKRAMİYE
Memur konfederasyonlarının aldığı karar doğrultusunda, toplu sözleşmeye bağlı olarak memur emeklilerin Kurban ve Ramazan bayramında ikramiye ödenmesi gerektiğini toplu sözleşme masasına taşındı. Bu konuda karar merakla bekleniyor. İkramiyenin hayata geçirilmesi halinde promosyonda olduğu için SSK ve Bağ-Kur emeklilerini de kapsayacak şekilde genişletileceği düşünülüyor.

İNTİBAK
2000 yılı ve sonrasında emekli olanlara intibak için Anayasa Mahkemesi, Meclis'i adres gösterdi. Ayrıca Türkiye Emekliler Derneği, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdı. Meclis'ten yeni intibak yasası çıkarsa, 2000 yılı ve sonrasında emekli olanların maaşları yeniden hesaplanacak, farklılıklar giderilecek. Önceki intibaktaki gibi 355 liraya varan zamlar söz konusu olabilecek.

TOPLU SÖZLEŞME
Sosyal güvenlik kurumlarının tümü Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında birleştirildi. Ancak hem emeklilik hesaplamaları hem zam yöntemleri farklı uygulanıyor. Bağ-Kur ve SSK emeklileri her yıl Ocak ve Temmuz'da bir önceki 6 aylık enflasyon kadar zam alırken, memur emeklilerinin maaş artışları memurlar gibi toplu sözleşmede belirleniyor. Tüm emeklilerin zamının toplu sözleşmeyle belirlenmesi gündemde.

ASGARİ ÜCRET AYARI
Halen en düşük maaş Bağ-Kur tarım emeklilerinde 988,91, esnaf emeklilerinde bin 100, SSK emeklilerinde ise 935,60 lira seviyesinde bulunuyor. En düşük maaşın asgari ücrete eşitlenmesi üzerinde duruluyor. Bu formül hayata geçerse, en düşük emekli maaşı bin 603 lira olacak. Maaşı bu tutarın altında olan emekliler zam alacak. Maaşlarda 667,52 liraya varan artış yaşanacak.(Sabah)

7 Nisan 2018 Cumartesi

TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN HAKKINA SAHİP ÇIK "PALİKARYA'YA" YEDİRME TPAO! YUNANİSTAN'DAN BÜYÜK HIRSIZLIK!.GÖZÜ DÖNMÜŞ HAİN KOMŞU, ALENEN KÜSTAHÇA TÜRK PETROLÜNÜ ÇALIYOR

ANKARA HAVA PUSLU...
YUNANİSTAN'DAN BÜYÜK HIRSIZLIK!..
“YUNANİSTAN TÜRK PETROLÜNÜ ÇALIYOR”

Yeniçağ yazarı Ahmet Takan bugünkü köşesinde kamuoyuna önemli açıklamalarda bulundu. Gazeteci, Araştırmacı ve Yazar Ahmet Takan “ Yunanistan, Taşoz Adası'nın karasularında bulunan Türk petrolünü gözümüzün içine baka baka çalarken AKP Hükümeti ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı damat Berat Albayrak olup bitenleri pişkince seyrediyor!..” dedi.
"İKTİDAR GÖZYUMUYOR"
Milli Savunma Bakanlığı eski genel sekteri Ümit Yalım’ın açıklamalarına köşesinde yer veren Takan “Türkiye'de vatandaşa benzinin litresi 6 liradan satılırken, iktidar, Yunanistan'ın Ege'de Türk karasularında petrol çıkarmasına göz yumuyor, ses çıkarmıyor!..” diyerek siyasi iktidarın uzun süredir Yunanistan’a karşı takındığı hoşgörü ötesindeki ihmalini haklı bir şekilde eleştirdi. Takan’ın açıklamalar şöyle:
“11 PETROL KUYUSU, GÜNDE 3.823 HAM PETROL”
“ AKP iktidarı döneminde 2015 yılında Taşoz Adası'nın 6 millik Türk karasuları içinde petrol arama çalışmalarına başlayan Yunanistan, 31 metre gibi derin sayılamayacak bir mesafede açtığı 7 petrol kuyusunun sayısını 2017 yılında 11'e yükseltti. Yunanistan, Türk karasularında bulunan 11 petrol kuyusunda günde 3 bin 823 varil ham petrol çıkartıyor.” Millî Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, Yunanistan'ın petrol hırsızlığına ve iktidarın buna göz yummasına sert tepki gösterirken önce tarihi gerçeklere ışık tuttu;
“BU ADALAR SİLANLAHDIRILAMAZ, ASKERİ AMAÇLARLA KULLANILAMAZ”
"İkinci Balkan Savaşı'ndan sonra Londra'da düzenlenen Süfera Konferansı'nda 6 büyük devlet (Almanya, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya), Ege adaları konusundaki ortak kararlarını, 13 Şubat 1914'te Yunanistan'a ve 14 Şubat 1914'te de Türkiye'ye birer nota ile bildirdiler. Karara göre, Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası Türkiye'ye iade edildi, Yunan işgalindeki diğer Ege adaları ise silahlandırılmamak ve askeri amaçlarla kullanmamak şartıyla Yunanistan'a verildi. “
“YUNANİSTAN’IN BU ADALAR ÜZERİNDE EGEMENLİK HAKKI YOKTUR”
“Yunanistan'a, adaların egemenliği değil, sadece kullanma hakkı yani zilyetlik (possession) hakkı verildi. Bu durum, konferans sırasında kayıt altına alınan İngiliz Kraliyet Ofisi Tutanakları'nda da açıkça görülmektedir. 1923 Lozan Antlaşması'nın 12'nci maddesi ile 13 Şubat 1914 tarihli 6 büyük devlet kararı bir kez daha teyit edildi. Yunanistan'a, Kuzey Ege Adalarının egemenliği değil, sadece kullanma hakkı yani zilyetlik (possession) hakkı verildi.”
“BU ADALARIN MÜLKİYET HAKKI VE EKONOMİK BÖLGELERİ TÜRLİYE’YE AİTTİR”

“1923 Lozan Antlaşması'nın 12 ve 13'ncü maddelerine göre; Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya adalarının mülkiyeti ile adaların karasuları, bitişik bölge, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeleri Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir. Anılan adalarda ve adaların deniz yetki alanlarında bulunan petrol, doğal gaz, balık ve benzeri her türlü canlı/cansız varlıkların sahibi Türkiye'dir. Türk askeri uçakları, Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba ve İpsara adaları ile adaların karasuları üzerinden hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan uçabilir.”
“TÜRKİYE NEREDEN NEREYE GELDİ ?..."

“2002 yılından önce Türk askeri uçakları, Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba ve İpsara adaları ile adaların karasularının üzerinden uçabiliyordu. Erdoğan ve AKP Hükümetlerinin iktidara gelmesi ile birlikte anılan uçuşlar durduruldu. Yunanistan'ın 1987 yılında Taşoz Adası yakınlarında petrol arama girişimi dönemin hükümeti tarafından engellendi. “
“PETROLÜMÜZÜ ÇALIYORLAR”
“Erdoğan ve AKP Hükümetleri döneminde, Yunan Enerji Şirketi ENERGEAN, hiçbir engelle karşılaşmadan 2015 yılında Taşoz Adası karasularında petrol arama çalışmalarına başladı. ENERGEAN Şirketi Prinos adlı bölgede, 31 metre derinlikte 7 petrol kuyusu açtı. Şirketin açtığı petrol kuyularının Taşoz Adası'na olan uzaklığı 8 km, Yunanistan'ın kuzey kıyılarına olan uzaklığı ise 18 km'dir. Taşoz Adası'nın 6 millik Türk karasuları içinde olan petrol kuyuları Yunan karasularının tamamen dışında bulunuyor.”
“TÜRK KARASULARINDA PETROL HIRSIZLIĞI”

“Şirket petrol kuyularının sayısını artırdı. 2017 itibarı ile Türk karasularında bulunan 11 petrol kuyusunda günde 3.823 varil ham petrol çıkartılıyor. Ham petrol deniz tabanına döşenen petrol boru hattı ile Kavala'daki rafineriye pompalanıyor." Durum bu.
Kaynak: Ahmet Takan/ Yeniçağ (http://atabilge.tv/ankara-duman-yunanistan-dan-buyuk-hirsizlik)

23 Şubat 2018 Cuma

HABER: Kısa Adı TPED Olan ve Abdullah GÜÇLÜ Başkanlığında Faaliyetini İstikrarla Sürdüren "Türkiye Petrolleri Çalışan ve Emeklileri Derneği" Olağan Genel Kurulu 23 Şubat 2018 Cuma Günü TPAO Necatibey Lokalinde (Ramazan Özmen'in yeri) İfa ve İcra Edildi

TPAO ÇALIŞAN VE EMEKLİLERİ DERNEĞİ (TEPED) OLAĞAN GENEL KURULU, DİVAN BAŞKANLIĞI’NA
İLGİ: Faaliyet Raporu ile ilgili görüş, düşünce ve önerilerim.
Halihazır Abdullah Güçlü Başkanlığında öteden beri sürüp gelen dernek faaliyetlerini “başlangıçta plânlanan amaçlar ve özel bir kapsam dahilinde belirlenerek uygulanması  öngörülen faaliyetler” kapsamında şimdiye kadar olan süreç itibarıyla yeterli ve derneğin devam ettirilebilmesini başarılın buluyorum. Güncel şartlarda bu dahi kutlanmağa değer bir başarıdır.   
Ancak, gelinen nokta ile yaşanan ağır ve adil olmayan dönem şartları yönünden “özellikle emekliler aleyhine” beklenmeyen bazı gelişmelerin vuku bulması nedeniyle;
Bu Genel Kurulda seçilecek Yönetim Kurulunun:
Giderek “KENDİ KURUM EMEKLİLERİNE KARŞI” yabancılaşan, kendini var eden, yaşatan ve bu günlere ulaştıran geleneklerinden uzaklaşan ve sosyal olarak “geçmişinden ve kadim değerlerinden kopan” TPAO yönetiminin aşağıda arz ve ifade edilen konularda “GELENEKSEL UYGULAMALARA” dönmesi ve geleceğine daha emin adılarla yürümesi bakımından, mevcut ve mer-i yönetimle gereken temaslar, hatırlatma ve bilgilendirmeler yapılmalıdır.
Buna göre:
1. TPAO bünyesinde mevcut ve/veya muhtemel iştişari kurullarda; Fiili çalışma sürecinde şirkete çok önemli ve değerli katkılarda bulunmuş, sektörde yerleşmesine, gelişmesine, uzmanlaşmasına, alanında yükselmesine, yayılmasına ve kurumlaşmasına yardım etmiş önemli “idari ve teknik” şahsiyetlerin görevlendirilerek onurlandırılması ile bilgi, birikim ve emeklerinden yararlanmada devam imkânının mümkün kılınması, 
2. Yine halihazırda mevcut ve muhtemel iştirak, bağlı ortaklık, yan ve yardımcı kuruluşlarda bu emeklilerimizden Yönetim Kurulu, Denetim ve Danışma Kurullarında değerlendirilmesi, 
3. TPAO camiası yönünden büyük bir anlam ve önem arz eden toplu etkinlikler;  Özellikle de Şirketin kuruluş yıldönümlerinde, bütün emeklilerin, genellikle akşamları verilen kutlama yemekleri ile gün içinde yapılan, geniş katılımlı diğer törenlere davet edilmesi,
4. Her derece ve düzey eleman alımlarında Emekli çocuklarına öncelik verilmesi, şirketin iştigal alanı ile alâkalı yüksek tahsil yapan “çalışan ve özellikle emekli çocuklarına” eskiden olduğu gibi “karşılıksız burs” bağlanması ve eleman alımında emekli çocuklarının TPAO bünyesinde istihdamına önem verilerek özen gösterilmesi,
5. Günümüzde yaz tatilleri çok pahalı ve özel sektör bağlamında adeta imkânsız hale geldiğinden; TPAO tarafından (Genel Müdürlük, Bölgeler, İştirak ve Bağlı Kuruluşlar ile Sendika Kampları dahil olmak üzere) mevcut kamplardan yararlandırılması; Başta GÜLLÜK olmak üzere atıl kampların ihyası, yeni kamp ve tatil imkânı ihdası veya üçüncü şahıslar ya da özel sektör kuruluşları ile “ekonomik tatil” anlaşmaları yapılması halinde; Aynen çalışan personele sağlanan hak, imkân ve indirimler çerçevesinde bütün emeklilerin de bu fırsattan yararlanmalarının sağlanması,
6. Kurumca personele “muhtelif alan, konu ve konumlarda” sağlanan ayrıcalık, kolaylık, avantaj ve indirimlerden emekli personelinde “aynen çalışanlar gibi” yararlanmasının temini,
Konularında; TPAO, TPIC ve sair AMİR Yönetimlere “geleneksel hakların iadesi” bazında iletilmesi; 
Dernek Yönetim Kurulu Olarak Ayrıca ve Acilen:
2000 yılı öncesi İşçi Emekli Maaşları üzerinde yapılan “düzeltme, intibak, iade-i itibar ve iade-i HAK” anlam ve kapsamındaki işlemin: 2000 YILI VE SONRASI EMEKLİ MAAŞLARI üzerinde de “ivedilikle, insani, hukuki ve EŞİTLİK Kavramı çerçevesinde ” uygulanması konusunda; İşçi Emeklileri Derneği ile işbirliği yapılarak: Anayasa Mahkemesinin insanlık, adalet ve ahlâk dışı red işlemini def etmek için gerekli çalışmaların müştereken yapılmasını,
Yeni dönem faaliyet programı kapsamında acilen ve önemle ele alınarak gereğinin yapılmasını;
Arz ve tekli ederim. (23 Şubat 2018, Dernek Gelen Kurulu)        
Mustafa Nevruz SINACI, TPAO EMEKLİSİ (TPAO EMEKLİLERİ HABER PORTALI SAHİBİ VE EDİTÖR)
LÜTFEN DİKKAT! HABERİN AYRINTILARI "TÜRKİYE PETROLLERİ ANONİM ORTAKLIĞI (TPAO) EMEKLİLERİ VE ÇALIŞANLARI SOSYAL DAYANIŞMA DERNEĞİ, TPED" SAYFALARINDA YER ALMAKTADIR

15 Şubat 2018 Perşembe

ANAYASA MAHKEMESİNDEN "EMEKLİYE YARGI DARBESİ" 2000 Yılı ve Sonrası 5 Milyon Emeklinin Maruz Kaldığı HAKSIZLIK, GASP VE ADALETSİZLİK "en etik olmayan biçimde" Red, İnkâr ve Tescil Edildi

5 milyon kişiye, "Adaletin Kâbesi" Sanılan Anayasa Mahkemesi'nden kötü haber!.. 
(Hürriyet Haber - 18.01.2018)
2000 yılı ve sonrasında emekli olan yaklaşık 5 milyon kişinin merakla beklediği intibak kararı açıklandı. AYM eşit zam başvurusunu reddetti.
Türkiye Emekliler Derneği üyesi İbrahim Avcı, 2000 yılı öncesinde emekli olanlara yapılan intibak zammının, 2000 yılı ve sonrasında emekli olanlara da yansıtılması için Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvurdu. Kamu Denetçiliği Kurumu başvuruyu haklı buldu. Bunun üzerine Avcı, Ankara İş Mahkemesi'nde dava açtı. Ancak mahkeme davayı reddetti. Dava, Yargıtay'a taşındı. Yargıtay iş mahkemesinin kararını onayınca; Avcı, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi (AYM) bu başvuruyu inceleyerek 10 Ocak’ta kararını açıkladı
AYM KARARI AÇIKLADI
Anayasa Mahkemesi kararında, Avcı’nın başvurusunda iddia edildiği gibi anayasaya aykırılığın söz konusu olmadığı belirtildi. 2000 yılı sonrası emeklilerinin sosyal güvenlik hakkının ihlal edilmediğini açıklayan AYM, mahkemeye erişim hakkının devam ettiğini de belirtti. AYM, konunun yetkisiz olduğuna, mahkeme masraflarının başvuran üzerinde bırakılmasına hükmetti.
DAVA AİHM’YE GİDİYOR
AYM’nin tebliğini dün alan Türkiye Emekliler Derneği avukatı Cafer Tufan Yazıcıoğlu, üst mahkemenin kararını haksız bulduğunu ifade etti. Konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacaklarını söyleyen Yazıcıoğlu şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi iç hukuk yollarının tüketilmesi açısından gidilmesi zorunlu yerdi. Şimdi 6 ay içinde kararı, İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağız. Anayasa Mahkemesi'nin kararı daha önce verilen bireysel başvuru kararlarıyla çelişkili yorum taşımaktadır. Mahkeme kamu denetçiliği kurumu kararını ve dosyadaki bilirkişi raporlarını görmezden gelmiştir.”
HAKSIZLIK GİDERİLMELİ
2000 yılından önce emekli olan SSK’lılara intibak yasası çıkartılmış ve 2 milyondan fazla emekli 355 liraya varan zam almıştı. Hatta yapılan bazı hatalar dolayısıyla maaşı eksik bağlandığı tespit edilen 2 bin 500 kadar emeklimize 22 bin lirayı bulan toplu ödemeler de yapıldı. 31 Aralık 1999 tarihinde emekli olan bir vatandaş bu haktan yararlanırken 1 Ocak 2000’de yani bir gün sonra emekli olan birisi ise yararlanamadı. Böylece emeklilik sisteminde mevcut haksızlık, usulsüzlük, adaletsizlik ve tutarsızlık en açık ve net biçimde gözler önüne serildi.. (Güneş) 
Anayasa Mahkemesi'nden intibak talebine ret
Anayasa Mahkemesi (AYM), bir vatandaşın kamuoyunda "intibak yasası" olarak bilinen 6283 sayılı Kanun'dan istifade ettirilerek aylığına ilişkin intibak işlemi yapılmasına yönelik başvurusunu kabul edilemez buldu. (AA-17.01.2018| Güncelleme: 17.01.2018 - 17:54 Anadolu Ajansı) Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) yaşlılık aylığı alan İbrahim Avcı, kamuoyunda "intibak yasası" olarak bilinen 6283 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'ndan yararlandırılarak aylığına ilişkin intibak işlemi yapılması talebiyle önce SGK'ye başvurdu.
Kurumun talebini reddetmesi üzerin Avcı, Ankara 3. İş Mahkemesine dava açtı. Talebi değerlendiren mahkeme, Avcı aleyhine karar verdi. Avcı, bunun üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.  Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, başvurucunun, yargılama sonucunun adil olmadığı ile mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddialarının "açıkça dayanaktan yoksun olması", Anayasa'ya aykırılık ile sosyal güvenlik hakkının ihlal edildiği iddialarının ise "konu bakımından yetersizlik" nedenleriyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.
ÖNCEKİ GENEL KURUL KARARIYLA ÇELİŞKİYE DÜŞÜLMÜŞTÜR
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Hukuk Danışmanı Avukat Cafer Tufan Yazıcıoğlu, kararla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesinin, Kamu Denetçiliği Kurumunun emekli lehine kararı ile yerel mahkemedeki bilirkişinin emekli lehine verdiği raporu görmezden geldiği iddiasında bulundu. Yüksek Mahkemenin sosyal güvenlik hakkının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeye ek protokoller kapsamında olmadığını beyan etmesinin çok tartışılacağını belirten Yazıcıoğlu, şunları kaydetti: “Sosyal güvenlik hakkı, Anayasamız gibi uluslararası sözleşmelerin de kabul ettiği en temel insan haklarından bir tanesidir. Anayasa Mahkemesinin, benzer konuları Genel Kurul gündemine alıp görüşmesine rağmen, 2000 yılından sonra emekli olan yaklaşık 6 milyon emekliyi ilgilendiren bu kararı sadece iki hakim üyenin katıldığı komisyon kararıyla alması anlaşılır gibi değildir. Bu kararda, Anayasa Mahkemesinin daha önceki Genel Kurul kararlarıyla çelişkiye düşülmüştür. Bu durumda, iç hukuk yolları tükendiği için 6 ay içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulacaktır. Hukuki süreç böyledir. Ancak umudumuz, bu süreç tamamlanmadan, mahkemenin 'Kanun yoluyla çözülmeli' işaretine de uyularak konunun hükümetimiz tarafın ivedilikle parlamentonun gündemine taşınmasıdır. Böylelikle milyonlarca ailenin uzun bir süredir beklediği çözüme ulaşılmış ve 2000 öncesi ile 2000 sonrası emekliler arasındaki adaletsizlik giderilmiş olacaktır.”
Emekli İntibakları Anayasa Mahkemesi Ne Oldu?
Milyonları ilgilendiren emeklilikle ilgili intibak talepleri Anayasa Mahkemesi’ne devredilmiştir. Türkiye Emekliler Derneği üyesi olan Avcı, 2000 yılından sonra emekli olan kişiler içinde emekli intibakı için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptı. Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) tarafından emeklilerin hakları aranmaktadır ve üye olan İbrahim Avcı tarafından 2000 yılından sonra emekli olmuş olan kişiler içinde intibak alabilmeleri için mahkemeye başvuru yapıldı. TÜED tarafından yapılmış olan yazılı açıklamada belirtilen, üyelerinden biri olan Avcı tarafından 2000 yılından önce emekli olmuş kişilere verilen intibakın aynı şekilde 2000 yılından sonra emekli olmuş kişilerede verilmesi yönünde Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuru yapıldığı belirtildi. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yapılan intibak başvurusunu haklı bulması sonucunda Avcı konuyu Ankara İş Mahkemesi’ne taşıyarak dava açtığını şu açıklamalar ile kamuya bilgi verildi: “İş Mahkemesi davayı reddetti. Üyemiz Avcı adına derneğimizin Hukuk Danışmanı Avukat Cafer Tufan Yazıcıoğlu Yargıtaya başvurdu. Yargıtayın İş Mahkemesinin kararını onaması üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapıldı.” Bu yapılan başvurunun 5 milyon emekliyi ilgilendirdiğini belirten açıklamada açıklamanın devamı olarak şunlara yer verildi: “2000 öncesi intibakın yürürlük maddesi iptal olduğunda 2000 sonrası emekliler de bu haktan yararlanma imkanı bulacaktır. Türkiye Emekliler Derneği olarak 2000 öncesi emeklilerimizin intibak hakkını kesintisiz bir mücadele sürdürerek almıştık. Görüldüğü gibi 2000 sonrası emeklilerimiz için de bu mücadeleyi kesintisiz sürdürüyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki Anayasa Mahkemesi, yaşanan bu haksızlığı kısa sürede sonlandıracak bir karar verir ve emeklilerimiz de 2017 yılı içerisinde intibak haklarına kavuşur.” İleryeyen süreçte, 2000 yılından önceki emeklilere verilen intibak hakkının, 2000 sonrası emekli olanlarada verilip verilmeyeceği konusunda görüşmelerin ve yasaların takipçisi olarak ekonomist.kim olarak size haber vermeye devam edeceğiz. Eğerki emekliye intibak hakkında görüşleriniz veya düşünceleriniz varsa yorum kısmı aracılığı ile tarafımıza iletebilirsiniz.
2000 Sonrası İntibak Ve Emekliye Eşit Zam Dönemi 
İntibak konusunda bir çok emekli sıkıntı yaşamakta ve bu konuyu yakından takip etmektedirler. Bunun nedenide 2000 yılından önce emeklilik hakkı kazanmış olanlara çıkarılmış olan intibak yasası ve bu yasaya göre 2 milyonu geçen bir emeklinin 355 lira gibi rakamlarda zam almasıdır. Yapılan yeni hesaplamalar ilede, yanlış hesaplamaların yapıldığı tespit edilen 2500 emekliyede toplu ödemeler yapılmıştır. Buradaki durum ise 31.12.1999 tarihinden önce emekli olmuş kişizam alarak, 01.01.2000 tarihinden sonra emekli olmuş birisi ise zam almadığı gibi aynı tutarlarda maaş almaya başlamıştır. Bundan kaynaklı olarak 2000 sonrası emekli olan kişiler için mağduriyet söz konusudur. 2000 Sonrasında emekli olmuş kişiler içinde Anayasa Mahkemesi‘ne taşınan bu durum hakkında, mahkemenin vereceği karar binlerce emekli tarafından dört gözle beklenmektedir. 30 Yıldan fazla çalışanlar içinde Anayasa Mahkemesi kararı ile ek ikramiye alınmasına karar verilmişti ve almayı hak kazandılar. Anayasa Mahkemesi tarafından 2000 yılından sonraki emekliler haklı bulunursa 5 milyona varan SSK veya Bağkur emekliside intibak zammı alarak maaşları arttırılacak. Bu yapılacak olan maaş zammı ile 355 lira kadar zam almaları muhtemel olacak. Aynı şekilde maaş hesaplamaları yanlış yapılmış olan kişiler içinde tekrar maaş hesaplaması yapılacak ve toplu ödeme almaya hak kazanacaklar. Anayasa Mahkemesi’nin alacak olduğu karar bütün 2000 sonrası emekliler için geçerli olacak ve bütün bu durumdaki emeklilerin ayrı ayrı dava açmalarına gerek olmayacak. Bu düzenlemeler konusunda maaş zamları ve yanlış hesaplamalar dışında da emeklilerin birçok beklentisi bulunmakta. Bütün kurumların Sosyal Sigortalar Kurumu bünyesinde bulunmalarına rağmen, kurumlar arasında farklılıklar bulunmakta. Bu farklılıklar ise;
1. Bağkur’lu ile SSK’lı arasındaki mevcut olan prim farkının giredilmesi durumu,
2. Bağkur’lu olan 9000 gün ile prim ödemesi yaparken, SGK’lı 5000 ile 5900 gün arasında ve 3600 günde bile emeklilik hakkı kazanabiliyor.
3. SGK ve Bağkur emeklileri enflasyona göre zam alırken, memur emeklisi olan kişiler toplu sözleşme ile zamlarına kavuşmaktalar.
4. Bütün memurları kapsayan tek bir toplu sözleşme ile zam belirlenmesi ve bütün emeklilerin eşit zam alması sağlanması adına düzenlemeler yapılacak.

6 Ocak 2018 Cumartesi

"Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. " Mustafa Kemal ATATÜRK (AYM üyeleri, bunun ne kadar farkında ve idrakindeler (mi?) acaba!..)

“EMEKLİ AYLIKLARINDA EŞİTLİK SAĞLANMALIDIR”
Çankaya Köşkü; O, Cumhuriyeti burada kurdu
 ve yıllarca, TC Cumhurbaşkanı olarak burada ikamet etti!.. 
Kendini Millete adamış Örnek İnsan; Hakkaniyet, adalet ve hukuk timsali Kurucu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün, milletin  emekli ve yaşlıları hakkında gelecek nesillere, devlete ve müstakbel hükümetlere emanet ve vasiyetidir: 
"Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; O milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. (Kriteri, ölçüsüdür) Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmağa hakkı yoktur." 
Mustafa Kemal Atatürk
SON DAKİKA!..
KAMU VİCDANINI DERİNDEN YARALAYAN VE ADALET İLKESİNİ TEMELDEN SARSAN BÜYÜK HAKSIZLIK "EMEKLİ İNTİBAK YASASI" 2018'DE TBMM'NE GELECEK Mİ? AYM NEDEN DUYARSIZ!
(08 Ocak 2018, Pazartesi, Akşam Gazetesi ve AA)
Binlerce emeklinin beklediği intibak yasasında yeni düzenleme 2018 yılında olacak mı merak konusu oldu. Zamların gelmesiyle birlikte emekliler bir düzenleme de intibakta yapılsın istiyor. Peki intibakta son durum ne? Yaklaşık 12 milyon emekli Ocak zammını önceki gün açıklanan enflasyon verileriyle öğrendi. Bu ay içerisinde yüzde 5.69 artırılmış maaşlarını ceplerine koymaya hazırlanan emekliler, gözlerini intibak düzenlemesine çevirdi. 2000 yılı ve sonrasında emekliler, 2000'den önce emekli olanlara yapılan intibak düzenlemesinin kendileri için de hayata geçirilmesini istiyor. Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Başkanı Kazım Ergün, 2000 öncesi emekliler için yapılan intibak çalışmasını hatırlatarak, "Ancak, 2000 sonrası emeklilerimiz için de intibak yapılması, kaçınılmaz bir gereklilik olmuştur. Parlamentomuzdan öncelikli beklentimiz, aylıklar arasındaki adaletsizliği ortadan kaldıracak kalıcı bir intibak düzenlemesinin bir an önce TBMM gündemine taşınması ve yasalaştırılmasıdır. Başta hükümetimiz olmak üzere, bütün parlamentomuzdan bir tek şey istiyoruz. 2018 yılında, intibak beklentimiz Meclis gündemine taşınmış olsun. Bütün ülkeyi bayram yerine çeviririz" dedi. Emekli intibak yasası 2018 son durum ne 2000'den önce emekli olanlar için intibak yasası çıkacak mı? Milyonlarca emekli yeni zamlarına kavuşmuşken intibak yasasının çıkıp çıkmayacağını merak ediyor. Gelin hep birlikte intibak yasasına bakalım. 2000 yılı ve sonrasında emekli olanlara yönelik intibak, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gündeminde bulunuyor. Türkiye Emekliler Derneği üyesi İbrahim Avcı'nın bireysel başvurusu önümüzdeki günlerde yüksek mahkeme tarafından ele alınacak. Anayasa Mahkemesi'nden intibak vizesi çıkarsa, emekliler yeni bir zamma kavuşacak. Maaşlar yeniden hesaplanacak, intibak zamları belirlenecek. Türkiye Emekliler Derneği'nin verdiği bilgiye göre, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar yaklaşık 5 milyon emekliyi kapsayacak. İlk intibakta 2000 yılı öncesinde emekli olan yaklaşık 2 milyon SSK'lıya 50 ile 355 lira arasında artışlar yapılmıştı. Yeni intibakta da artışların bu seviyede olması bekleniyor. Yeni intibakta da artışların bu seviyede olması bekleniyor.
Emekli intibak yasası 2018 son durum ne Meclis'e gelecek mi?
Yaklaşık 12 milyon emekli Ocak zammını önceki gün açıklanan enflasyon verileriyle öğrendi. Bu ay içerisinde yüzde 5.69 artırılmış maaşlarını ceplerine koymaya hazırlanan emekliler, gözlerini intibak düzenlemesine çevirdi. 2000 yılı ve sonrasında emekliler, 2000'den önce emekli olanlara yapılan intibak düzenlemesinin kendileri için de hayata geçirilmesini istiyor. Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Başkanı Kazım Ergün, 2000 öncesi emekliler için yapılan intibak çalışmasını hatırlatarak, "Ancak, 2000 sonrası emeklilerimiz için de intibak yapılması, kaçınılmaz bir gereklilik olmuştur. Parlamentomuzdan öncelikli beklentimiz, aylıklar arasındaki adaletsizliği ortadan kaldıracak kalıcı bir intibak düzenlemesinin bir an önce TBMM gündemine taşınması ve yasalaştırılmasıdır. Başta hükümetimiz olmak üzere, bütün parlamentomuzdan bir tek şey istiyoruz. 2018 yılında, intibak beklentimiz Meclis gündemine taşınmış olsun. Bütün ülkeyi bayram yerine çeviririz" dedi.
AYM'NİN GÜNDEMİNDE
2000 yılı ve sonrasında emekli olanlara yönelik intibak, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gündeminde bulunuyor. Türkiye Emekliler Derneği üyesi İbrahim Avcı'nın bireysel başvurusu önümüzdeki günlerde yüksek mahkeme tarafından ele alınacak. Anayasa Mahkemesi'nden intibak vizesi çıkarsa, emekliler yeni bir zamma kavuşacak. Maaşlar yeniden hesaplanacak, intibak zamları belirlenecek. (Ancak, aradan geçen uzun bir süreye; Yaşanan haksızlık, hukuksuzluk ve eşitsizliğin, her gün daha da derinleşmesine ve toplumda büyük yaralar açmasına rağmen "Anayasa, İnsan Hakları, Adalet ve Hukuku Korumakla Memur, Mecbur ve Mükellef; Bu uğurda yemin etmiş Anayasa Mahkemesi Savcı ve Hâkimleri (üyeleri) bu konuda ilgisizlik ve duyarsızlık göstererek, millete karşı alenen suç işlemektedirler.)  
5 MİLYONU İLGİLENDİRİYOR
Türkiye Emekliler Derneği'nin verdiği bilgiye göre, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar yaklaşık 5 milyon emekliyi kapsayacak. İlk intibakta 2000 yılı öncesinde emekli olan yaklaşık 2 milyon SSK'lıya 50 ile 355 lira arasında artışlar yapılmıştı. Yeni intibakta da artışların bu seviyede olması bekleniyor. Yeni intibakta da artışların bu seviyede olması bekleniyor.
TÜED Başkanlar Kurulu Bildirgesi açıklandı
Ankara TÜED Genel Merkez Konferans Salonu’nda, TÜED başkanlar kurulu tarafından yapılan toplantıda 9 maddeli sonuç bildirgesi açıklandı. Toplantıda emeklilerin sorunları ele alınırken, ülkenin birliği ve beraberliğine dikkat çekildi. Düzenlenen etkinliğe katılan Türkiye Emekliler Derneği İskenderun Şube Başkanı Mustafa Uyan, Başkanlar Kurulundan çıkan bildirgesinin sonuçlarını şöyle özetledi. Mustafa Uyan “Başkan Kurulumuzca 9 madde kararlaştırıldı. Sigorta mevzuatında yapılan değişiklikler, hak kaybına yol açmıştır. Özellikle, 1 Ekim 2008 itibariyle yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, güncelleme katsayısı ve aylık bağlama oranını düşürdüğünden, emekli aylıklarında yarı yarıya düşme görülmüştür. Sigortalı çalıştıkça, emekli aylığının düşmesi, sigorta sistemiyle bağdaşmamaktadır. 2000 sonrası emekli olanların intibaklarıyla birlikte, yeni bir düzenleme yapılarak, emekli aylıklarında eşitlik sağlanmalıdır. Özellikle, milli gelirde yapılan revizyon, aynı şekilde emekli aylıklarına da yansıtılmalıdır. Gelir ve aylıklardaki artışların farklı ve yüzdeli olması, aylıkları reel olarak gittikçe düşüren bir sisteme dönüşmüştür. Milli gelirden pay alacak şekilde, yeni bir artış sistemi getirilmelidir. 5502 sayılı Kanunla oluşturulan SGK, mevzuatta da benzer bütünlüğü sağlayacak değişikliklere gitmeli, 2000 öncesi alt sınır aylığı uygulaması 2000 sonrası emekliler için de uygulanmalı, gelir ve aylık artışlarında statü farkı olmaksızın eşitlik sağlanmalıdır.
Sosyal güvenlik sistemimizde Yüksek Mahkemelerin verdiği çelişkili kararlar nedeniyle, sigortalı ve emeklilerimizde adalete olan güveni zedeleyen sonuçların ortadan kaldırılması için acilen sigorta mevzuatımızda gerekli olan düzenlemelerin yapılması talep edilmiştir”
Emekli aylığının tamamına el konulması doğru değil
TÜED İskenderun Şube Başkanı Mustafa Uyan sözlerinin devamında ise: “Emeklilerimiz, kullandığı kredileri ödeyemez duruma düştüklerinde, bankaların emekli aylığının tamamına el koyması, emeklinin yaşamını yok sayan bir uygulamaya dönüşmüştür. Yargının bankaların kararlarına müdahale etmemesi karşısında, bu konuda yasal bir düzenlemeye gidilmeli ve bankaların keyfi uygulamalarına son verilmelidir. Sağlık Uygulama Tebliği(SUT), sık sık değiştirilmekte ve bu değişiklikler emekli, dul ve yetimlerimizi mağduriyetine neden olmaktadır. SUT ile getirilen katkı payları emeklinin sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Özel hastanelerin yüzde 200’e kadar ilave ücret almalarını öngören düzenleme, emeklinin istediği hastaneye gitme ve istediği doktoru seçme özgürlüğünü elinden almıştır. Özel hastaneler, ilave ücret dışında büyük farklar almakta ve bu konuda emekliyi bilgilendirmemektedir. Kamu ve özel hastane ayrımı olmaksızın, emeklilerden hiçbir ad altında katkı payı ve ilave ücret alınmamalıdır. TOKİ’nin Derneğimizin girişimleri sonucu, emeklilerimize yaptığı konutlar ihtiyaca cevap vermemektedir. Emeklilere ayrılan yüzde 25 kontejan yetersiz kalmaktadır. TOKİ’nin projelerden kontenjan değil, yalnızca emeklilere yönelik ve yaşlıların yaşamasına imkan veren “site projeleri” oluşturmalıdır” diye konuştu.
Yeni Emekliye Zam Masada

SSK ve Bağ-Kur emeklilerine geçen yıl yapılan 100 liralık seyyanen zammın, yeni emeklilere de yansıtılması gündeme geldi. TÜED, “Haksızlık giderilmeli” dedi. Yeni emeklilere ve emeklilik için gün sayanlara 100 lira seyyanen zam umudu doğdu. SSK ve Bağ-Kur emeklilerine geçen yıl yapılan seyyanen zammın, yeni emeklilere de yansıtılması gündeme geldi. Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Genel Başkanı Kazım Ergün, geçen yıl SSK ve Bağ- Kur emekli aylıklarına yapılan 100 liralık iyileştirmenin, bu yıl emekli olanlar ve gelecek dönemde emekli olacaklar için de uygulanması talebinde bulundu. İşte emeklilere zam için yapılan tasarı ve ayrıntılar...
HERKES HAK EDİYOR
Ergün, 6655 Sayılı Torba Kanun'la geçen yıl SSK ve Bağ- Kur emekli aylıklarına 100 lira iyileştirme yapıldığını anımsattı. Memur emeklilerinin maaşlarına da 2015'te imzalanan Kamu Toplu Sözleşmesi'yle 100 lira ve üzerinde artışın söz konusu olduğunu belirten Ergün, “Memurların zam sistemi gereğince 2016 ve sonraki yıllarda emekli olan memur emeklileri de yapılan artışlardan faydalanmaya devam etti. Buna karşın SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarının iyileştirilmesi 2016 yılıyla sınırlı kaldı. Bu durum bu yıl emekli olanlar için adaletsiz bir durum oluşturuyor. Bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması için geçen yıl başında yayımlanan torba kanunla SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına yapılan 100 liralık iyileştirme, bu yıl emekli olanlar için de uygulanmalı” dedi.
ÇÖZÜM GETİRİLMELİ
Bu yıl emekli olanlardan ve emekli olmayı planlayanlardan aylıklarına 100 liralık iyileştirme yapılması yönünde çok sayıda mesaj aldıklarını vurgulayan Ergün, bu yıl dahil olmak üzere gelecek yıllarda emekli olacaklara 100 lira eksik aylık ödenmesine bir şekilde çözüm getirilmesi gerektiğini ifade etti. Ergün, 5510 Sayılı Kanun'daki aylık hesaplanma sistemiyle 2008 ve sonraki yıllarda emekli olanların aylıklarında düşmeler yaşandığını aktararak, “Karma emekli aylığı hesaplanma sistemi yerine bütün dönemleri kapsayan ve kendi içerisinde eşitliği sağlayan tek bir emekli aylığı hesaplanma sistemi getirilerek mağduriyetler önlenmelidir” dedi.
Eşitlik sağlanacak
Emekliler arasında eşitlik sağlanırsa tüm emeklilerin maaşına 100 liralık ilave yapılması gündeme gelecek. Böylece 2016 yılından bu yana emekli olanlar ve bundan sonra emekli olacakların maaşlarına ilave 100 lira zam yapılacak.
NORM VE STANDART BİRLİĞİ GELMELİ...
Norm ve standart birliği, sosyal güvenlikte evrensel bir değerdir. Ülkemizdeki uygulamalara bakıldığında, sosyal güvenliğin esaslarını düzenleyen 102 sayılı ILO Sözleşmesinin kabul edilmesine rağmen, norm ve standart birliği kurulamamıştır. Çalışanların farklı kanunlara tabi olması nedeniyle üç ayrı sosyal güvenlik kuruluşu ile sosyal güvenlik sistemimizin yönetilmesi, mevzuattaki farklılıklar ve yapılan değişiklikler karşısında emekliler arasında eşitsizlikler artmıştır.
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kapsamında olan sigortalılar ve emekliler arasında uygulama farklılıklarının olması, sisteme olan güveni sarsmıştır.
Bu tür eşitsizliklerin olmaması ve sosyal güvenlikte tek çatı oluşumunun sağlanması hedefiyle, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Kanunu çıkarılmıştır. 5510 sayılı Kanun 6 yılı aşan bir süredir yürürlüktedir. 5510 sayılı Kanun eşitliği sağlamadığı gibi, Ekim 2008 öncesi dönemdeki kazanımları da etkileyen ve emekli aylıklarının düşmesine neden olan aylık hesaplama parametreleri getirmiştir. Prim kazancı aylık 3000 liranın altında olanların çalışma süresi uzadıkça, emekli aylıklarının düşmesi öngörüldüğünden, bu soruna çözüm bulunması gerekmektedir. 10. Kalkınma Planının 2015 yılı Programında aylıkların düşmesine dikkat çekilmiş, yeni bir çalışmanın yapılacağına işaret edilmiştir.
Sosyal güvenlikte ve iş hukukunda, ekonomik yönden zayıf olan kesimlerin korunması evrensel bir değer olarak değerlendirilmektedir. 5510 sayılı Kanun bu yaklaşımın çok uzağında kalmıştır. Uygulamada; iki yönlü sorun yaşanmaktadır. Birincisi, emekli aylıklarının düşmesidir. İkincisi, gelir ve aylıkların yükseltilmesinde sağlıklı bir kriterin olmamasıdır. 5510 sayılı Kanunun 55. maddesine göre altı aylık tüfe artışına mahkum edilen artış sistemi yerine, seyyanen zammı esas alan ve refahtan da pay öngören bir değişikliğe gidilmelidir. 2014 yılı ve 2015 yılı birinci altı ayda tüfe artışına göre yapılan artışlar, emeklilerin hayatlarında bir iyileştirmeyi öngörmemiştir. Tüketici fiyat artışları, sağlıklı bir kriter olmadığından, emeklileri temsil eden bir endeks olarak görülmemiştir. Örneğin, emeklilerin harcamalarında yüzde 15 artış olmasına rağmen, 2014 yılında yüzde 3.27 ve yüzde 5.70 olarak uygulanan altı aylık artışların bir değerlendirmesi yapıldığında, karşımıza olumlu bir tablo çıkmamıştır. Emekliler, yüzdeli artışa yoğun bir şekilde itiraz etmiştir. Türkiye Emekliler Derneği, emeklilerin haklı taleplerini gündeme getirmiş ve yetkili makamlarla değerlendirmiştir. Öncelikle, emekli aylıklarının hesaplanmasında ve emekli aylıklarına yapılacak zamların belirlenmesinde eşitliği esas alan değişiklikler yapılmadığı sürece, emekliler arasındaki farklılıklar giderek artacaktır. 2014 yılında memur emeklilerine, memurların toplu sözleşmesine göre 175 lira seyyanen zam dikkate alınmıştır. Memur emeklilerinin çalıştıkları yıllara göre belirlenen aylık bağlama oranları esas alınarak 12 ay süresinde 140 lira artış yansıtılmıştır. İşçi ve Bağ-Kur emeklilerine ise, bu artışın yarısı bile yansımamıştır. Bu örnek bile, haksızlığı göstermek bakımından dikkat çekicidir. Yüzdeli artışlar, işçi ve Bağ-Kur emeklilerini korumamaktadır. Siyasi iktidar bu gerçeği görmeli, emekliler arasındaki uygulama farklılıklarına son vermelidir. Sosyal devlet, emeklisine insanca yaşamaya yetecek gelir ve aylığı ödeyen devlettir.
OCAK 2018 ZAMLARI BELLİ OLDU...
KAZIM ERGÜN: “Promosyon sorunumuz çözüldü, sıra intibak sorunumuzun çözümünde...”
2018 yılının BİRİNCİ 6 ayında emekli aylıklarına yapılacak artışlar belli oldu. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 55. Maddesi uyarınca düzenlenen emekli zamları TÜİK tarafından açıklanan TÜFE rakamlarıyla 2018'nin birinci altı ayı için belirlenmiş oldu.
SSK Emeklisi Taban Aylığı 1.569,63 TL.
2018 yılı OCAK ayından geçerli olacak işçi ve Bağkur emekli zamları, 5510 sayılı yasanın 55. Maddesi uyarınca, bir önceki 6 aylık dönemin gerçekleşen enflasyon oranı kadar olacak. Bu durumda; TÜİK'in yaptığı hesaplamalara göre Temmuz /Aralık 2018 döneminde 6 aylık enflasyon %5,69 oldu. Bu hesaplamalara göre; 5510 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 2000'den önce emekli olanların, en düşük işçi emeklisi aylığı da 1.569,63 TL oldu.
SSK 2000 Sonrası Emeklisi Taban Aylığı 935,60 TL.
2000'den sonra emekli olan işçi emeklilerinin 885,24 Lira olan taban aylıkları da bu artışla ek ödeme dahil olarak 935,60 Lira'ya yükselmiş olacak.
Bağkur Esnaf Emeklisi Taban Aylığı 1326,17 TL.
Diğer taraftan, en düşük Bağkur esnaf emeklisi aylığı da 1326,17 TL. Lira oldu.
Bağkur Tarım Emeklisi Taban Aylığı 988,91 TL.
En düşük Bağkur tarım emeklisi aylığı da enflasyon zammıyla 988,91 TL oldu.
Memur Emeklisi Taban Aylığı 1.876,09 TL.
En düşük memur emeklisi aylığı ise, 1.775 Lira'dan, 1876,09 Lira'ya yükselecek.
ERGÜN: "ENFLASYONA ENDEKSLİ YÜZDELİ ZAMLAR, EMEKLİNİN ALIM GÜCÜNÜ DÜŞÜRÜYOR..."
Kısa adı TÜED olan; Türkiye Emekliler Derneği'mizin Genel Başkanı Kazım Ergün; “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 55. Maddesi uyarınca düzenlenen emekli zamları TÜİK tarafından açıklanan tüfe rakamlarıyla 2018'in birinci altı ayı için belirlenmiş oldu" dedi. Ergün, bütün vatandaşların Yeni Yılını da kutlayarak; "2018 yılı birinci altı ayında uygulanacak artışlar yaşam mücadelesi altında giderek ezilen emekli topluluğumuzun beklentilerinden yine uzak kaldı. TÜİK’in enflasyon hesabının bizim harcamalarımızı yansıtmadığı gerçeğiyle yine karşı karşıyayız. İşte bu yüzden emeklilerin yaşam standardına uyacak yeni bir tüketim kalıbı oluşturularak, hesaplamaların buna göre yapılmasını istiyoruz. Hayatımızda hiç yeri olmayan tüketim kalemleriyle yapılan enflasyon hesaplamaları bizim için adil olmayan sonuçları doğuruyor. Bu da bizim gelirlerimizi olumsuz etkiliyor. Bu konuda yetkililerimizden çözüm üretmelerini bekliyoruz.
Diğer taraftan; uygulanan zamlara rağmen hala bir norm ve standart birliği yakalanamamıştır. Bunun nedeni de yıllardır dikkat çektiğimiz İntibak düzenlemesinin yapılamamış olmasıdır. 2000 öncesi emeklilerimiz için bir çalışma yapıldı ve intibak artışları aylıklara yansıtıldı. Bu konuda emeği geçenlere minnettarız. Ancak, 2000 sonrası emeklilerimiz için de intibak yapılması, kaçınılmaz bir gereklilik olmuştur. Parlamentomuzdan öncelikli beklentimiz, aylıklar arasındaki adaletsizliği ortadan kaldıracak kalıcı bir intibak düzenlemesinin bir an önce TBMM gündemine taşınması ve yasalaştırılmasıdır. Başta hükümetimiz olmak üzere, bütün parlamentomuzdan bir tek şey istiyoruz. 2018 yılında, intibak beklentimiz Meclis gündemine taşınmış olsun. Bütün ülkeyi bayram yerine çeviririz" dedi.